Adacım, bugün anneannen telefonda bana çok güzel bir şey söyledi. "Hiç merak etmeyin burada çok mutlu" dedi. (Bu kısımı Ada'ya hitaben yazmak geldi içimden)
Bunları duyunca o kadar mutlu oldum ki çünkü bizsiz de mutlu olabilmesini istiyorum. Kendisinin bizden ayrı da yaşayabileceğinin farkına varsın. Mutluluğunun bize bağlı olmadığını, kendi iç dünyasına bağlı olduğunu öğrensin. Etrafındaki kişilere güvensin. Bizden başka da onu seven, koruyan insanların olduğunu bilsin istiyorum. Çocuğa gurbette bu duyguları tattırmak çok zor.
Çok sevdiğimiz ve görüştüğümüz arkadaşlarımız var ama ilişkinin derinliği çocuğun bunları tatmasına yetmiyor. Arkadaşlık ilişkisi ve anneanne, babaanne, dede ilişkileri bambaşka şeyler. Hepsini de tatmak gerek. Çocuğun anneanne, babaanne, dede, hala, dayı, teyze ilişkisine de ihtiyacı oluyor. Bunu da arada hissettiriyor. Daha bir buçuk yaşlarındayken Balıkesir'den yeni döndüğümüz bir gün, televizyonda Pepee vardı. Pepee'nin dedesi, Pepeelere ziyarete geldi. Ada hemen "Benim de dedem var." dedi. Ne yazık ki ne anne tarafından ne de baba tarafından dedesi bizimle aynı şehirde yaşamıyor. Oysa Ada bu güzel duyguları her zaman tatmak istiyor, onları ara sıra görmek Ada'ya yetmiyor.
Sanırım çocuğun akrabaların olduğu yerde büyümesi daha iyi ve güzel. Ona candan sevgi gösterecek, bakımını üstlenecek anne veya baba akrabalarının uzakta olması, o tarif edilmez sıcak ilişkileri yaşamasına engel oluyor.
Bugün annemin anlattığı bir şeye daha sevindim. Bazen insanlara "Benim annemle babam çalışıyor. Bana da anneannem, dedem ve teyzem bakıyor." diyormuş. Bu cümlenin benim için önemini size tarif edemem. Ayrılık için beni suçlamamış. Ayrılığın nedenini anlamış, kabullenmiş ve bunun da çok güzel bir sonucu olarak mutlu bir şekilde günlerini geçiriyor. Demek ki ona gerekli olan anne güvenini verebilmişim. Çok sağlıklı bir şekilde "Annem beni terk etmez." diye düşünüyor. Onu terk etmediğimi. Biraz uzakta yaşadığımı, işim bitince görüşeceğimizi anlamış. Şükürler olsun. Ona kazandırmak istediğim davranış tarzı ve düşünce tam da buydu. Eğer terk ettiğimi düşünseydi orada durmaz yanıma gelmek isterdi.
Annesinden doğru şekilde ayrılamayan çocukların ileriki hayatlarında da büyük zorluklar yaşadığını biliyorum. Hatta, bu, anneden doğru ayrılamama sorunu, evliliklerinde bile problemler yaratıyor. Annesinden doğru ayrılmayan çocuk, sevdiği kişilerden kısa süreli bile ayrılması gerektiğinde, terk edilmişlik duygusuna kapılıyor. Halbuki ortada terk etme durumu olmuyor ama çocuk veya yetişkin böyle hissedip ona göre davranıyor. Bu da kendisini ve yakınlarını çok üzüyor.
Bu durumla karşılaşmadığımız için çok mutlu oldum. Artık içim daha rahat. O benden ve babasından doğru bir şekilde ayrılmasaydı, bize gelmek için tuttursaydı, biz de burada duramazdık, onu alırdık ama şimdi rahatız. Kızımız mutlu, ona iyi bakılıyor ve seviliyor. Biz de burada işlerimizi hallediyoruz ve biliyoruz ki bir daha işimiz düşerse yine bu yönteme başvurabiliriz çünkü Ada olayı doğru bir şekilde anlamış ve ona göre davranıyor.
Bu olayda beni mutlu eden birkaç şey daha var. Anneme "Bunu ona siz mi söylediniz?" dedim. "Hayır, kendisi söylüyor." dedi. Daha önceden ben ve babası, alışsın diye bu tarz açıklamalar yapıyorduk ama yakın zamanda kimse söylemedi. Kendisi olayları yorumlayarak bunu bulmuş yani muhakeme yapmış ve bulduğu şeyi ifade etmiş. Ada'ya bunları da kazandırmak istiyordum. Muhakeme yapabilen ve duygularını ifade edebilen çocuk, kendini tanımaya bir adım daha yaklaşıyor. Kendini tanıyan bir insan olmanın artıları fazla diye düşünüyorum. Belki kendini tanımak doğal olarak uzun bir süreçtir, bilmiyorum fakat şunu düşünüyorum: Muhakeme yeteneğinin olması ve duygularını ifade edebilmeyi bilmesi kesinlikle ona artılar sağlayacak. Bunlara kafayı yormamın bir sebebi de sanırım öğretmen olmak. Karşıma bu yetenekleri olmadığı için zorlanan pek çok çocuk çıkıyor. Onları gördükçe ailenin kazandırması gereken özelliklerin daha da bir farkına varıyorum çünkü okulda, hayatta karşılaşabileceğiniz sorunların küçük bir demosunu yaşıyorsunuz. Bu demolar sosyal ve akademik açıdan oluyor. Büyüyünce sosyal ve akademik hayattaki sorunlarla yine karşılaşacaklar yalnızca akademik hayatın yerini iş hayatı alacak. Okulda bunlarla baş etme konusunda biraz pratik yaparsa ileride deneyimi olduğu için belki biraz olsun daha hafif atlatır diye düşünüyorum. O yüzden bodoslama değil biraz bir şeyler kazandırarak yetiştirmek istiyorum. İnşallah güzel şeyler verebilirim. İstediğim mutlu ve sağlıklı olması. Sağlık biraz Allah'a kalmış, umarım verir. Mutlu olmanın çoğu, kişinin kendi elinde. Umarım mutlu olmasını sağlayacak kazanımları verebilirim :)