20 Nisan 2013 Cumartesi

Okulum

Öğrencilerimi çok seviyorum. Çok tatlılar. Bir o kadar da yaramazlar ama insanların içindeki iyi yanları görmek hoşuma gidiyor. Onların kendi varoluşlarını ispatlama çabalarını görmek de güzel. Herkes farklı bir şekilde ispatlamak, göstermek istiyor kendini. Evet 10-11 yaşlarındaki çocuklardan bahsediyorum ama bu yine de böyle. E benim Ada'yı düşünürseniz o da 2,5 yaşında ama o bile boyuna posuna bakmadan bu döngünün içinde yer almaya çalışıyor. 
Bir tane Emir'im var. Çok tembel ama bir o kadar da iyi niyetli, güler yüzlü bir çocuk. Aslında "kalbi temiz" demeye çalışıyorum. Genelde tembel çocuklar sevilmez ama dersine girmeyen öğretmenler bile Emir'i çok seviyor. Kalbinin temizliği etrafına pozitif enerji yaydırıyor. O da herkesin kalbini çalıyor. Mesela derste sıkılınca "Öğretmenim başka bir şey yapalım." diyor. Bunu o kadar saflıkla söylüyor ki kızamıyorsunuz. Onun kalbini kıramıyorsunuz. Yoksa istemesem de derste kalp kırdığım oluyor. Sinir ederlerse bağırıyorum, kızıyorum onlara ama niyet önemli sanırım. Bir insanın niyetinin iyi olduğunu anladığınızda ona kötü davranamıyorsunuz. Yani bunu başkası dese azarı işitmişti. Emir'e kızamadım işte... :) 
Eğer yemekhanede karşılaşırsak Emir hemen beni yanına çağırıyor. "Öğretmenim karşıma oturun." diyor. Ben de hemen kabul ediyorum. Enerjisi yüksek bir çocuk etrafındakileri mutlu ediyor, gülümsettiriyor. Bir de çok eğlenceliler. Etrafımızda haliyle Emir'in arkadaşları oluyor. Yani 10-11 yaşlarında erkek çocuklar. Çok eğlenceliler. Kendilerine de söyledim: "Siz çok eğlencelisiniz ben hep sizinle oturayım." dedim. Onlar da "Biz çok eğlenceliyiz." deyip güldüler. Hep gülüyorlar. Kendi ergenliğinizi düşünün saçma şeylere çok gülerdiniz değil mi. Gülünmeyecek şeylere bile gülüyorlar. Şimdi aklıma gelmiyor ama bazen cümle içindeki kelimelere bile gülüyorlar. Ben de gülüyorum. Dün yemekhanede "Biz portakallardan meyve suyu yapıyoruz öğretmenim." dediler. Ben de "Hadi yapalım" dedim. Portakalları ikiye böldük, bardakların içine sıktık ve içtik. O kadar güzel oldu ki anlatamam. Çok güzel bir paylaşımdı benim için. Yemekleri bitince hemen kalkıyorlar. Vın bahçeye, top oynamaya koşuyorlar. Bazen aceleden bana "Afiyet olsun" demeyi bile unutuyorlar :) Canlarım benim. onlarla bu kısacık paylaşımın keyfi bambaşka :) ...

Sonsuza Kadar Saklayacağım Resim

Bugün Adacım bana bu resmi yaptı. Sevinçle, mutlulukla verdi. 


"Sonsuza kadar sakla anneciğim." dedi. Sonra da "Şşşt, kimse görmesin sakla!" dedi. 
Yavrum benim... O lafı öğrenmiş ama daha kelimelerin soyut anlam taşıyabileceklerini kavrayamadığı için her şeyi tamamen somut algılıyor. Üstünü örtüp sakla veya bir şeyin altına koy demek istiyor.
Ben de hatıra kutuma koydum. Sonsuza kadar saklayacağım Adacııııımm. Seni seviyoruuuummm.

16 Nisan 2013 Salı

Yii Huuuu!!!

Huuu huuuuu :))

Alkışlar burayaaa:))


Geldim beeennn. Geeldiiimm:))


Çok uzun zaman oldu...


Aylaar geçti, yıllar gibi oldu...


Pek çok şey oldu  vee ben buradayım yineee :))


Sizden bir-iki günlük ayrılığı bile fazla gören ben, bilmem ki kaç gün mahrum kaldım. 


Affola efendim.


Umarım bir daha bu kadar uzun süre ayrılmayız.


Ne mi oldu?


Ben işe başladııımm...


Artık bebişimden ayrılıyorum sabahları ama çok iyi uyum sağladı maşallah. İşe başlamadan hemen hemen yirmi gün önce ona anlatmaya başladım: "Ben işe gideceğim. Sen evde babannenle kalacaksın." dedim. İlk başta vurdu, ağladı ama sonra sonra kabul etmeye başladı. Bu fikir onu çok üzmüyor artık. Ben de hiç ayrılmamışım, ara vermemişim gibi başladım. Çalışmaya ara verince daha bir motive döndüm iş ortamına. Hayırlısı bakalım:)


Not: Size fotoğraf yüklemeyi o kadar çok istiyorum ki anlatamam. Ada büyüdü... Babaannesi onu Hormonlu Sergen yaptı ama internetimizin hızından mıdır bilinmez bir türlü yükleyemiyorum. Hatta bu yazımı bile resimsiz yayınlamamak için biraz beklettim ama dayanamıyorum artık. Bunu resimsiz yayınlayacağım. 


Bitsin artık bu hasret gayrı...


Saygılar ve sevgiler efendim...