7 Aralık 2012 Cuma

Sevilmeyi Sevmek

Bu kadar mı sevilmeyi seven bir hayvan olur Yarabbi...
Bütün gün otur, hiç iş yapma Sultan'ı sev. Sultan'ın bütün isteği bu. 


Kedilerin de huyları varmış. Kimisi pek sevdirmezmiş kendini. Bir-iki dakika sevdirip gidenler varmış. Bizimkine saatler yetmiyor... Kucağıma geldi mi en büyük zevki sevilirken uykuya dalmak. Aay düşündüm de, kim istemez ki böyle bir şeyi. 
Biz ailecek Sultan'dan çok şey öğreniyoruz. Sultan çok doğal yaşıyor. Ben kendi adıma bazı şeyleri erteleyen biriyim. Sultan'dan ertelememeyi öğreniyorum. Anladım ki insanın ruhu öyle huzur buluyor. O an istediği sevgiyse sevgi alıyor; hem de istediği kişiye gidiyor. Kral yani anlayacağınız. Adının huyunu kapıyor galiba. Bizim evin Sultan'ı... Ha yemek mi istiyor, su mu istiyor gidiyor yiyor, içiyor. Oyun mu istiyor Ada'ya takılıyor. Çok tatlılar. Eğer Ada'nın da keyfi yerindeyse Sultan'ı çok güzel ağırlıyor. Bugün odasında oyun oynuyordu, ben de başka odada çamaşır asıyordum. Herhalde Sultan odasına girmiş olacak ki Sultan'a "Sultan, bak bunlar benim arkadaşlarım." dedi. Çok hoşuma gitti benim de. Barışçıl bir şekilde iletişim kurmalarına bayılıyorum. Ada Sultan'la konuştuğunda çok tatlı şeyler söylüyor ve bu sayede onun iç dünyasından haberdar oluyorum. Bu da hoşuma gidiyor çünkü bazen müdahale etmem gereken ama bana söylemediği durumlar olabiliyor. Aman canım daha küçük iki yaşında demeyin. Onlar da çeşitli duygu değişimleri yaşıyor. Bugün bebeğini almış yanıma geldi. "Anne, bebek hayaletlerden korkuyor." dedi. "Hayalet diye bir şey yok de, ona, yavrum." dedim O da hemen söyledi ve gitti. Anladığınız üzere bebek değil, o an Ada hayaletlerden korktu. Neyse ki duygularını açıkça ifade edebiliyor şimdilik. İnşallah böyle devam eder. Yargılamamaya çalışıyorum. Onu ürkütüp duygularını açmamasına sebep olmayı istemem. Duygularını ifade etme becerisini de şöyle kazandırdım. Bunu bir yerde okumuştum ve o yöntemi kullandım. Örneğin; çikolata yiyeceğim diye mutlu mu oldu hemen "Çikolata yiyeceğim diye mutlu mu oldun Adacım?" diyorum o da aynen tekrarlıyor "Çikolata yiyeceğim diye mutlu oldum." ya da yüksek sesten korkuyor ve bizim ev de cadde üstünde. Bazen motorlar çok gürültülü bir şekilde geçiyor ve onun yüzü anında değişiveriyor. Ben de hemen olaya el atıyorum "Motordan mı korktun, Adacım"  diyorum o da hemen atlıyor. "Motordan korktum da" diyor, canım benim. Şimdi böyle basit şeyler de duygularını ifade etmeyi öğrenirse ileride faydası olur diye düşünüyorum. İnsan büyüdükçe daha zor şeylerle mücadele etmek zorunda kalıyor. Ne istediğinizi tam olarak bilirseniz daha rahat karar verebilirsiniz. Karar verme yeteneği kazanmak da çok önemli. Zaten ne hissettiğini bilmek ve karar vermek, ikisi de birbiriyle alakalı. Önce ne hissettiğini bil; sonra doğru karar ver. Bana sorduğu ufak kararsızlıklarda bile "Sen karar ver." diyorum.  Örneğin; çekmecesinden hangi oyuncağı alalım diye soruyor. Ben de çoğunlukla "Sen seç bakalım" veya "Sen karar ver." diyorum. Böyle böyle karar verme alıştırmaları da yapıyoruz. Ben öğretmenim ve karar veremeyen çocukla çalışmanın zorluğunu biliyorum. Ama ben kendime değil o çocuğa üzülüyorum. Bugün dersteki basit bir konuda karar veremeyen çocuk yarın daha zor bir durumda kendi başına nasıl karar verecek. Hep annesi babası mı onun yerine karar verecek. Çocuklar kendisinin yerine başkasının karar vermesine çok çabuk alışıyor ve malesef bazı durumlarda bu hayat boyu böyle sürüp gidiyor. Belli ki Ada gibi her çocuk da evde böyle basit seçim soruları soruyor ve çoğu zaman ebeveynler de onların yerine karar vererek çocuklarının bu yeteneklerinin gelişmesini engelliyorlar. 
Nereden nereye geldik... Sultan'ın sevilme arzusundan, benim karar verme yeteneğiyle ilgili düşüncelerime...
Yarın haftanın son günü, yani bugün. Ben bu yazıyı yine herkes uyuduktan sonra geceyarısı yazıyorum. Tadını çıkarın, keyfini sürün... Önünüzde paketlenmiş bir hediye gibi duran yepyeni bir haftasonu var. Bu cümledeki "paketlenmiş bir hediye gibi duran yepyeni bir haftasonu" lafı bana taze sıkılmış portakal suyunu hatırlattı nedense. Evet sizi bekleyen tatil, taze sıkılmış portakal suyu gibi adeta... Ya bir dikişte içersiniz dişleriniz kamaşır ya da dura dura içersiniz... Size kalmış. Umarım iyi geçer.
Hoşçakalın!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder