2 Aralık 2012 Pazar

Pembeler

Şimdi de bir önceki yazımda bahsetmek istediğim ama dayanamayıp başka bir şeyden bahsettiğim konuma geri dönelim. Size Ada'nın ayaklarında uyuttuğu Pembe'nin hikayesini anlatayım.



Pembe'nin ablasının adı da Pembe. Büyük Pembe yirmi yaşında ve kardeşimin. Kardeşim, annem ve babamla beraber Balıkesir'de yaşıyor. Biz onları ziyarete gitiğimizde Ada onu da canlı sanıyordu ve yanından ayrılmıyordu. "Pembe'nin odasına gidelim." diyordu. 



Bunu duyan kardeşim Ada'ya da aynısından hediye etmek istedi. Yeni bir tane almak istiyordu çünkü onunkinin hatırası vardı. Büyük Pembe'yi ona dedem hediye etmişti ve artık dedem hayatta değildi. Bu yüzden ondan ayrılmak istemedi. İlk önce aynısından var mı diye oyuncakçılara sordu. Ama  dedim ya, Büyük Pembe yirmi yaşında, artık piyasadan kalkmış. Sonra internetten araştırdı ve buldu. Sipariş ettiler, bebek bizim eve, İstanbul'a, geldi. Ada da çok sevindi. Pembe'yi o kadar çok sevmişti ki o ara aldığımız bütün bebeklere "Pembe" adını taktı.



Şimdi evde gördüğünüz gibi iki Pembe var. Eğer Pembeler odasında yan yana oturmuşlarsa onlara "Nasılsınız Pembeler" diyor. 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder