29 Kasım 2012 Perşembe

Merhaba

Biraz geciktim değil mi? Özlediniz mi beni:) Ben özledim sizi. Yazamadım diye dert yaptım içimde. Ama sanırım bu da hayatın bir gerçeği her zaman aynı sıklıkta yazılmıyor. Evle ilgili bazı aksilikler oldu. Bir sabah uyandığimızda Ada'nın odası su içindeydi. Halısı falan sırılsıklamdı. Odasındaki kalorifer su akıtmış. O işlerle uğraştım. Bir de soğuk algınlığı geçirdim. Şimdi de Ada'nın burnu akıyor ama çok komik. Hapşurduktan sonra silmek için biraz geç kalsam, yani bu geç kalış saniyelere ölçülür, şapur şupur yalanma sesleri geliyor. "Kızım bana söyle, ben silerim." diyorum ama bu sefer de hem beni arıyor hem de yalıyor. Ben de çok gülüyorum.
Cumartesi günü Ada'yı rutin doktor kontrolüne götürdük. Binbir güçlükle muayene ettirdik. Bırakın doktorun odasını, apartmanını, sokağını tanıyor. Sokağı görünce "Ama ben doktora gitmiycem kiii" dedi. Neyseki aşı zamanı değildi de doktoruyla ilişkisi biraz düzeldi. Doktor Hanım gönlünü almak için çok çaba sarf etti.



Sonra da Sultan'ı veterinere götürdük. Ada çok şaşırdı. Bizim 
doktora gittiğimizi görmediği için sanırım sadece kendisinin 
doktora gittiğini sanıyordu. Sultan'ın da aynı şeyleri yaşadığını görünce yalnız olmadığını anladı. Sultan'a da hemen hemen aynı işlemler yapıldı. Onun da ağzına ve kulaklarına bakıldı. Bir de Sultan'ın aşı zamanı olduğu için ona aşı yapıldı. Sultan'a aşı yapılırken biraz korktu çünkü veterinerin kendisine de aşı yapabileceğini düşündü. Neyseki ben yatıştırdım. Şimdi herkese dili döndüğünce bunları anlatmaya çalışıyor. Önce kendi doktor macerasını anlatıyor sonra da Sultan'ınkini. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder